Yargıtay Kararları

YARGITAY KARARI DEĞERLENDİRME (1)

Yargıtay Kararı Değerlendirme
Arş. Gör. Ahmet Fevzi Kibar

6360 sayılı Kanun, Kat Karşılığı İnşaat Yapım Sözleşmesi, Sözleşmenin Devri, Kanuni Devir.

(Yargıtay 15. HD. , 2019/3566 E. , 2020/2403 K.)

I. DAVANIN ÖZETİ

Yargıtay 15. HD’nin söz konusu kararına konu olan dava; davacı yüklenici şirket ile X Belediyesi arasında akdedilmiş kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin dayanağı olan ihalenin … 1. İdare Mahkemesi kararı ile iptal edilmesi ile ifanın imkânsız hale gelmesi sebebiyle uğranılan olumlu (müspet), olumsuz (menfi) zarar ve kâr kaybı alacağının tahsili talebine ilişkindir.

Yargılama devam ederken 6360 sayılı Kanun ile üzerine inşaat yapılacak arsanın sahibi olan X Belediyesi, Y Büyükşehir Belediyesi statüsüne dönüştürülmüştür. Bunun üzerine, mahkeme 09.04.2015 tarihli bir ara karar ile “dosyada taşınmazın maliki olan … Belediye Başkanlığı’nın davalı olarak yer alması gerektiğinin tespiti ile ihbar edilen …’nın dosyada davalı sıfatının bulunmadığının tespitine karar” vermiştir. Ancak “Davanın ilk açıldığı tarih 31.05.2012 olmasına rağmen gerekçeli karar başlığında dava tarihinin 03.02.2014 gibi olarak yazılmış olması” gibi birden fazla sebeple ilk derece mahkemesinin kararının bozulmasına hükmedilmiştir.

6360 sayılı Kanun’da öngörülen ilgili hükümler sonucunda davada başka sorunlar da ortaya çıkmıştır Örneğin, davanın davalı tarafında yer alan X Belediyesinin, Büyükşehir Belediyesi statüsünde Y Belediyesine dönüşmesi sebebiyle husumetin değişmesi söz konusudur. Bir diğer husus; dayanak sözleşmeyi imzalayan X Belediyesi, Y Belediyesine dönüşmesinin sözleşme üzerindeki etkisinin ne olacağıdır. Ayrıca, 6360 sayılı Kanun geçici m. 1(3) ve 1(7) uyarınca kapatılan X Belediyesi’nin mülkiyetinde bulunan sözleşme konusu taşınmaz ilgisi nedeniyle Z Belediyesine devredilmiştir.

II. KARAR KAPSAMINDA İRDELENECEK KISIM

 İlgili kararda yapılan değerlendirme uyarınca, “İnşaat yapılacak taşınmazın mülkiyetinin el değiştirmiş olması sözleşmenin devri sonucunu doğurmayacağından  yeni malikin sözleşmeye aykırılık nedeniyle açılan davada taraf sıfatını alması ve tarafı olmayan sözleşmenin ifasının imkânsız hale gelmesi sonucu oluşan zararların gideriminden sorumlu tutulması mümkün değildir”.

            Yine kararda, “dava sözleşmenin ifasının imkânsız hale gelmesi sebebiyle tazminat istemine ilişkin olup sözleşmeden doğan hak ve borçlar yeni kurulan belediyeye devredilmediği, bunun sonucu olarak sözleşmeden doğan hak, alacak ve borçlar … Belediyesi ve statüsünün değişmiş olması nedeniyle … Büyükşehir Belediyesine geçmiş olduğundan yargılamaya bu davalı hakkında devam edilip, delilleri toplanıp değerlendirilmek suretiyle … hakkında sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken bu husus üzerinde durulmadan … Belediye Başkanlığı hakkında kısmen kabul karar verilmesi doğru olmamış, bozulması uygun bulunmuştur”.

III. DEĞERLENDİRME

Karara konu olayda yüklenici ile X Belediyesi arasında bir kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesi akdedilmiştir. Sözleşmeye dayanak olan ihalenin idare mahkemesi tarafından iptal edilmesi sonucunda yüklenici tarafından dava açılmıştır. Dava devam ederken 6360 sayılı Kanun ile davalı X Belediyesinin statüsü değiştirilerek Y Büyükşehir Belediyesine dönüştürülmüştür.

6360 sayılı Kanun Geçici m. 1(3)’e göre “1 inci maddeye göre tüzel kişilikleri kaldırılan belediye ve köylerin personeli, her türlü taşınır ve taşınmaz malları, hak, alacak ve borçları, komisyon kararıyla ilgisine göre bakanlıklara, büyükşehir belediyesi, bağlı kuruluşu veya ilçe belediyesine devredilir. Devir işlemi ilk mahalli idareler genel seçimi itibarıyla uygulamaya konulur”. İlgili hükme göre, yüklenici ile X Belediye arasında imzalanan sözleşmenin konusu olan taşınmaz, Z Büyükşehir Belediyesine devredilmiştir.

Yüklenici ile X Belediyesi arasında imzalanan sözleşmeye dayanak ihalenin iptal edilmesi sebebiyle söz konusu sözleşmenin 6360 sayılı Kanun Geçici m. 1 (7) kapsamında Y Belediyesini bağlayıp bağlamadığı, bunun bir sözleşme devri olup olmadığı kararda detaylıca irdelenmemiştir. Sadece sözleşme konusu taşınmazın Z Belediyesine devrinin sözleşmenin devri niteliğinde olmadığı değerlendirmesinde bulunulmuştur. Bu değerlendirme sonrasında Yargıtay dairesi, somut olay açısından bir sözleşme devri işlemi söz konusu olmadığı için Z Büyükşehir Belediyesi sözleşmenin tarafı olmadığı, dolayısıyla sözleşmenin tarafı olmayan kişiye karşı sözleşmeye aykırılık sebebiyle zararın giderilmesi taleplerini ileri sürmenin mümkün olmadığı hükmüne varmıştır. Ayrıca, sözleşmenin ifasının imkansız hale gelmesi sebebiyle açılan tazminat talebinin muhatabının Y Belediyesi olduğu değerlendirmesinde bulunulmuştur. Dolayısıyla söz konusu talebin muhatabı sözleşme konusu taşınmazın devredildiği Z Belediyesi olmayıp bu belediyenin değil X Belediyesinin hak ve borçlarını devralan Y Belediyesi’nin davaya dâhil edilmesi gerekmektedir.

İlgili kararda esasen şöyle bir durum söz konusudur. Davacı yüklenici ile X Belediyesi arasındaki sözleşmenin, sözleşmeye dayanak olan ihalenin yukarıda belirtilen idare mahkemesince iptal edilmesi sonucunda yüklenici ifanın imkânsız olması sebebiyle uğradığı zararların tazminini talep etmiştir. Yargılama devam ederken 6360 sayılı Kanun ile X Belediyesinin, Y Büyükşehir Belediyesine dönüştürülmesi sonucunda ilk derece mahkemesi bir ara kararla Z Büyükşehir Belediyesini davalı olarak tespit etmesi gerekirken sözleşme konusu taşınmazın devredildiği Z Belediyesini davalı olarak davaya dâhil etmiştir. Burada söz konusu talep sözleşmeden değil sözleşmenin dayanağı ihalenin iptali sebebiyle ortaya çıkan zararın tazminine ilişkindir. Eğer yüklenici firma haklı ise X Belediyesinin ihalenin iptal edilmesinde kusuru varsa “Culpa İn Contrahendo” gereğince X’in sorumluluğu söz konusu olacaktır. 6360 sayılı geçici m. 1 (3) gereğince bu tazminat sorumluluğundan doğan borç da Y Belediyesine devredilmiştir.

Söz konusu kararı bir de ihalenin iptal edilmemesi ihtimali açısından değerlendirmek faydalı olacaktır:  

6360 sayılı Kanun m. 1(3)’e göre, tüzel kişiliğine son verilen belediyelerin ilgili malvarlıkları, hak ve alacakları ilgisine göre diğer tüzel kişiliklere devredilecektir. Dolayısıyla X Belediyesinin tüzel kişiliğinin ortadan kalkması ile birlikte bu belediyenin, davacı yüklenici ile imzalamış olduğu anlaşma da ilgisine göre bir tüzel kişiliğe devredilecektir. Bilindiği üzere bir sözleşme ilişkisinden birden fazla borç ve alacak hakkı doğar. Dolayısıyla sözleşmeden doğan borç ve hakların ayrı ayrı olarak ve farklı kurumlara devredilmesi hukuki yarar içermez. Bir diğer deyişle sözleşme bir bütün halde devredilmedir. Bu devir kıyasen, TBK m. 185’te alacağın devri açısından belirtilen kanuni devre benzetilebilir.

TBK m. 205’e göre sözleşmenin devri,“sözleşmeyi devralan ile devreden ve sözleşmede kalan taraf arasında yapılan ve devredenin bu sözleşmeden doğan taraf olma sıfatı ile birlikte bütün hak ve borçlarını devralana geçiren bir sözleşmedir”. Söz konusu hükme göre, sözleşmenin devri (üstlenilmesi) işlemi üç taraflı bir sözleşme olarak düzenlenmiştir[1]. Bu hukuki işlemde, taraflardan biri sözleşmeden ayrılmakta, onun yerine bir üçüncü kişi sözleşmeye taraf olmaktadır. Böylece sözleşme ilişkisinden ayrılan tarafın leh ve aleyhine doğan hak ve borçlar söz konusu ilişkiye yeni giren tarafça üstlenilmektedir. Sözleşmenin devrinde, sözleşmeyi devralan kişi, devreden tarafın hukuki durumunu da kazanır. Bu durum sözleşmenin devri kurumunun, alacağın devri (m. 183 vd.) ile borcun üstlenilmesi (TBK m. 195 vd.) kurumlarından farkını ortaya koyar. Zira alacağın devrinde, devralan sadece alacağı devralırken borcun üstlenilmesi halinde de üstlenen yalnızca borcu üstlenir[2].

            İlgili açıklamalar ve söz konusu ihtimal açısından değerlendirilecek olursa, sözleşmede kalan taraf (yüklenici), sözleşmeyi devreden (X Belediyesi) ve sözleşmeyi devralan (Y Belediyesi) üçlü bir ilişki oluşturmaktadır. TBK m. 205’te sadece sözleşmenin devri tanımlanmış ve geçerlilik şekli belirtilmiştir. Sözleşmenin devriyle ilgili diğer durumlar açısından yorum yaparken borcun üstlenilmesi ve alacağın devrine ilişkin hükümlerden kıyasen yararlanmakta fayda vardır. Dolayısıyla bu ihtimal açısından m. 185’te belirtilen bir kanuni devir ve m. 202’de özel hukuk açısından öngörülen malvarlığı ve işletme devrinin, TMK m. 5’teki atıf uyarınca kamu hukuku açısından bir yansıması söz konusudur.


[1] Oğuzman, M. Kemal/ Öz, M. Turgut; Borçlar Hukuku Genel Hükümler (Cilt 2), 13. Bası, İstanbul, Vedat Kitapçılık, 2017, s. 631, p. 1908.

[2] Eren, Fikret; Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 22. Baskı, Ankara, Yetkin Yayınları, 2017, s. 1284.


Yazar Hakkında

Ahmet Fevzi Kibar

Akademisyen, Hukuki Danışman ve Yazar
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Özel Hukuk yüksek lisans mezunu ve İstanbul Üniversitesi Özel Hukuk doktora eğitimi (devam ediyor). Kişiler, Aile, Eşya, Miras, Borçlar, Gayrimenkul, Fikri Mülkiyet ve Ürün Sorumluluğu Hukuku alanlarında çalışma yapmaktadır. Ayrıca hikâye, deneme ve eleştiri yazarlığı da yapmaktadır. Evli ve baba.

Yorum Yap