Çekin gerek Ticaret Kanunu’ nda gerek Çek Kanunu’ nda herhangi bir tanımının yapılmaması, doktrinde hakkında farklı tanımlamalar yapılmasına neden olmuştur. Doktrinde farklı tanımlamalarının bulunmasına karşın, çekin havale temeline dayandığı konusunda fikir birliği mevcuttur.
Çekin havale temeline dayanması sebebiyle çekin niteliği teşhis edilirken, havalenin hukuki niteliğinin de irdelenmesi şarttır. Havalenin tarihsel gelişimi ve hukuki niteliği hakkında yapılan tartışmalar ve günümüzde varılan niteliksel sonuç çeki de doğrudan ilgilendirmektedir. Nitekim Ticaret Kanunumuzda öngörüldüğü üzere kanunen gerekli unsurları üzerinde barındırmayan, senet çek hükmünde olmayıp havale niteliğinde kabul edilecektir. Dolayısıyla çek olmanın kanuni şartlarını sağlayamayan senetlere, havale hükümleri uygulanacaktır. Bu durum da havale ile çek müessesesi arasındaki sıkı irtibatı ortaya koyan kanuni bir referanstır. Ancak çekin havaleden farklılaşan birçok özelliği mevcuttur.
Ayrıca kanunen çekte öngörülen bazı nitelikler havalenin yerleşmiş niteliğine de zıttır. Bunun yanında çek, kredi vasıtası olarak kullanılan havaleden farklı olarak ödeme aracı olarak öngörülmektedir. Hâlbuki uygulamanın kanun koyucuyu zorlaması sonucu Çek Kanunu’nda öngörülen maddeler vasıtasıyla çekin ideal niteliğinden uzaklaşarak bir ödeme aracı olmaktan çıkıp kredi vasıtasına dönüştürüldüğü görülmektedir.
Bu makalenin devamı için bu adreste bulabilirsiniz…