Pratik Çalışma

EŞYA HUKUKU PRATİK ÇALIŞMA (1)

Eşya Hukuku Pratik Çalışma 1
Arş. Gör. Ahmet Fevzi Kibar

ZİLYETLİK TÜRLERİ – TAŞINIR MÜLKİYETİ ve DEVRİ – EMİN SIFATIYLA ZİLYETTEN HAK KAZANIMI (TMK m. 988) – KAZANDIRICI ZAMANAŞIMI (TMK m. 777) -TAŞINIR DAVASI – ZİLYET YARDIMCILIĞI – DEVLETİN TAPU SİCİLİNİN TUTULMASINDAN DOĞAN SORUMLULUĞU – Para ve Hamile Yazılı Senetlerin Özel Durumu (TMK m. 990)

OLAY I: Arda, Ayşe’den kullanmak için ödünç aldığı laptopu, Niyazi’ye olan borcuna karşılık ona verir. Nakit paraya ihtiyacı olan Niyazi, laptopu ikinci el bilgisayar dükkânına satmayı düşünmektedir. Niyazi, henüz laptopu satmadan laptopun çantasından çalındığını fark eder. İkinci el bilgisayar dükkânının önünden geçerken aynı laptopu vitrinde satılırken görür. Dükkân sahibi (Y) bu laptopu X kişisinden satın aldığını belirtir.

1) Arda, laptopu henüz Niyazi’ye vermeden önceki dönemde laptop üzerinde kimlerin ne tür zilyetliklerinin bulunduğunu belirtiniz:

Arda henüz laptopu Niyazi’ye satmadan önce laptop üzerinde zilyetliği bulunan iki kişi vardır. Bu kişiler Arda ve Ayşe’dir. Ayşe laptopu Arda’ya kullanması için ödünç bırakmıştır.

  • Ayşe’nin zilyetliği;

-malın maliki olduğu için haklı, 

-malik sıfatıyla zilyet,

-aslî zilyet,

-laptopun fiilî hâkimiyetini Arda’ya bıraktığı ve Arda üzerinden dolaylı bir fiili hâkimiyeti olduğu için dolaylı zilyet,

Kısaca Ayşe, malik sıfatıyla, aslî, dolaylı ve haklı bir zilyettir.

  • Arda’nın zilyetliği;

-malın malikinin rızasıyla laptopu ödünç olarak kullandığı için haklı,

-malik sıfatıyla olmadığı için başka sıfatla zilyet,

-haklı zilyetliği Ayşe’nin malik sıfatıyla zilyetliğine dayanarak elde ettiği için ferî zilyet,

-doğrudan laptopun hâkimiyeti kendisinde olduğu için dolaysız (doğrudan) zilyet,

-bu zilyetlikleri tek başına kullanabildiği için tek başına zilyettir.

Kısaca Arda başkası adına, ferî, dolaysız ve tek başına haklı bir zilyettir. 

2) Arda’nın borcuna karşılık laptopu Niyazi’ye verdiği durumda Niyazi laptopun mülkiyetini kazanmış mıdır?

Kural olarak bir taşınır malın mülkiyetini devredebilmek için bu malın maliki yahut mülkiyeti devir için yetkili (bu konuda tasarruf yetkisine sahip olması) gerekir. Olayımızda Arda, ne malın maliki ne de mülkiyeti devir konusunda tasarruf yetkisine sahip bir kimsedir. Dolayısıyla ana kurala göre Niyazi, mülkiyeti kazanamamıştır. Ancak kanun koyucu iyiniyetli üçüncü kişilerin bazı hallerde bu tür hukuki işlemlerden hak elde edinimlerini korumaktadır.

Bunlardan biri TMK m. 988’dir. Kanun koyucu burada hak güvenliğinden ziyade işlem güvenliğini korumayı amaçlamaktadır. İlgili soyut maddenin şartlarını somut olayımız açısından inceleyelim:

1-Arda, emin sıfatıyla zilyettir. Zira, laptop Ayşe’nin elinden rızasıyla (emanet etme niyetiyle) Arda’ya geçmiştir. Ayşe, Arda’yı emin sıfatıyla zilyet kılmıştır. Burada malik, kendi fiiliyle ortaya çıkan bir durumun sonuçlarına katlanma yükümlülüğüne tabi tutulmuştur.

2-Niyazi, iyiniyetlidir. Zira, olayda aksine bir durum belirtilmemiştir. TMK m. 3’e göre, asıl olan iyiniyetin varlığıdır. Aksini savunan ispat yükü altındadır. Niyazi, Arda’nın mal üzerinde tasarruf yetkisi olmadığını bilmiyor veya elinden gelen özeni gösterse bile bilebilecek durumda değil ise iyiniyetlidir.

3-Niyazi’nin bu işlemde elde etmek istediği hak mülkiyet hakkıdır.

4-Olaydan aksini anlamadığımız için, Niyazi ve Arda arasındaki zilyetliğin devir işlemi geçerli olarak gerçekleşmiştir.

Dolayısıyla kanunda öngörülen şartlar somut olayda sağlandığı için Niyazi, laptopun mülkiyetini kazanmıştır.

3) Arda laptopu Niyazi’ye verdiğinde; Niyazi’nin laptop üzerindeki zilyetlik türlerinin neler olduğunu belirtiniz:

TMK m. 988 gereğince Niyazi’nin iktisabı korunacaktır ve Niyazi, laptopun mülkiyetini kazanacaktır.

Niyazi’nin laptop üzerindeki zilyetliği;

-mülkiyet hakkına dayandığı için haklı zilyet,

-malik sıfatıyla (kendisi için) zilyet,

-henüz laptop üzerinde iradesiyle bir ferî zilyetli kurmadığı için aslî zilyet olmamıştır. Yani laptop üzerinde ne bir aslî ne de bir ferî zilyetlik bulunmaktadır.

-laptop doğrudan kendi hakimiyeti altında bulundurduğu ve zilyetliğini henüz bir başkası aracılığıyla kullanmadığı için dolaysız (doğrudan) zilyet,

-ayrıca bu zilyetlikleri bir başka kişiye muhtaç olmadığı için tek başına zilyetliktir.

Kısaca, malik sıfatıyla, doğrudan (dolaysız) ve tek başına haklı bir zilyettir.        

4) Dükkân sahibi Y laptopun mülkiyetini kazanmış mıdır?

Y, laptopu malın yeni maliki Niyazi’den devralmamıştır. Y, malı X’ten devralmıştır. X ise laptopu, Niyazi’nin rızası dışında elde etmiştir. Dolayısıyla X, ne mal üzerinde tasarrufa yetkisine sahip ne de emin sıfatıyla zilyettir. Dolayısıyla Y, gerek ana kurala göre gerekse TMK m. 988’e göre henüz malın mülkiyetini kazanamamıştır. Y’nin malı kazanabilmesi için tek yol TMK m. 777’de öngörülen kazandırıcı zamanaşımıdır.

5) Laptopu Y’ye satmadan önce X’in ve sattıktan sonra Y’nin laptop üzerindeki zilyetliklerini nitelendiriniz:

  • X’in zilyetliği;

-laptopu Niyazi’nin rızası dışında elde ettiği için haksız,

-laptopun maliki gibi davranarak Niyazi’nin çantasından aldığı ve Y’ye sattığı için malik sıfatıyla,

-henüz üzerinde bir ferî zilyetlik kurulmadığı için aslî zilyet değil,

-doğrudan laptop üzerinde hakimiyeti olduğu için dolaysız zilyet,

-başkasına gerek olmadan zilyetlik yetkilerini kullanabildiği için tek başına zilyettir.

Kısaca, malik sıfatıyla, dolaysız ve tek başına haksız zilyettir.

  • Y’nin zilyetliği;

-laptopu asıl hak sahibi olan Niyazi’den veya emin sıfatıyla zilyet olmayan X’ten aldığı için haksız,

-laptopu sahibi olup tekrardan satmak için aldığı için malik sıfatıyla,

-henüz üzerinde bir ferî zilyetlik kurulmadığı için aslî zilyet değil,

-doğrudan laptop üzerinde hakimiyeti olduğu için dolaysız zilyet,

-başkasına gerek olmadan zilyetlik yetkilerini kullanabildiği için tek başına zilyettir.

Kısaca, malik sıfatıyla, dolaysız ve tek başına haksız zilyettir.

6) Niyazi’nin laptopu dükkân sahibinden geri alabilmek için başvurabileceği bir hukuki yol var mıdır?

Dükkan sahibi, Niyazi’nin laptopunu gasp eden kişi konumunda olmadığı için kendisine karşı TMK m. 982’de öngörülen zilyetlik davası ileri sürülemez. Ancak bu durumda TMK m. 989’da öngörülen taşınır davası ve istihkak davasıdır.

Taşınır davasının düzenlendiği TMK m. 989’a göre, Niyazi laptopun elinden rızası dışında çıktığını ispat ederek beş yıl içinde dükkan sahibinden laptopu geri alabilir. Zira, dükkan sahibi olaydan da anlaşılacağı üzere kendisine X tarafından satılan laptopun, Niyazi’nin laptopu olduğunu bilmemekte ve elinden gelen özeni göstermesine rağmen bilemeyecek durumda ise iyiniyetli kabul edilir. Olayda aksine bir ifade bulunmadığı ve olayın şartları göz önüne alındığında kötüniyeti gösterir bir delil olmadığı için dükkan sahibi iyiniyetli kabul edilir. TMK m. 991’de kötüniyetli zilyede karşı açılacak taşınır davasının herhangi bir süreye bağlanmadığı görülmektedir. Dolayısıyla TMK m. 991 ile 989 birlikte değerlendirildiğinde ise iyiniyetli zilyede karşı açılabilecek taşınır davasının beş yıl ile sınırlandırıldığı görülecektir. (Aslında buradaki temel ayrım TMK m. 991’e göre dava açılmak isteniyorsa ispat edilmesi gereken husus zilyedin kötü niyetli olmasıdır. Ancak TMK m. 989/1 uyarınca dava açabilmek için ise davacı taşınırın elinden iradesi hilafına çıktığını ispat etmesi gerekir.)

Ayrıca, malın mülkiyetini ne X ne de Y kazandığı için laptopun mülkiyeti halen Niyazi’dedir. Dolayısıyla Niyazi, istihkak davası açma imkânına da sahiptir.

7) Ayşe’nin laptopunu Y’nin dükkânının vitrininde gördüğünü varsayalım. Ayşe’nin, laptopunu geri alabilmesi için başvurabileceği bir hukuki imkân var mıdır? Eğer yoksa Ayşe’nin mağduriyeti nasıl ve kim tarafından giderilecektir?

Ayşe, taşınırını (laptopunu) rızasıyla Arda’ya teslim etmiştir. Dolayısıyla Ayşe, TMK m. 989’da öngörülen taşınır davasını açamaz.

Ayrıca, Niyazi’nin TMK m. 988’e dayanarak malın maliki olması ile birlikte Ayşe ile laptop arasındaki zilyetlik ilişkisi de sona ermiştir. Dolayısıyla Ayşe’nin en başta bu sebepten ve diğer başka sebeplerden dolayı zilyetlik davalarını açması mümkün değildir.

Niyazi’nin mülkiyeti TMK m. 988’e göre kazanması sebebiyle Ayşe’nin mülkiyete dayanan istihkak davası açma imkânı da mevcut değildir.

Ayşe, ancak haksız fiille kendisine zarar veren Arda’ya karşı gerek haksız fiilden doğan sorumluluk gerekse sebepsiz zenginleşmeden doğan sorumluluk hükümlerince dava açabilir.

8) Ahmet’in, laptopu dükkândan satın aldığı ihtimalde, Ahmet’e karşı kim, hangi davaları açabilir?

Öncelikle Ahmet’in mülkiyeti kazanıp kazanmadığını irdeleyelim. Ahmet, laptopu malın henüz maliki olamayan ve aynı zamanda emin sıfatıyla zilyet olmayan Y’den satın almıştır. Dolayısıyla Ahmet henüz malın maliki değildir. Ahmet ancak TMK m. 777’de öngörülen kazandırıcı zamanaşımının şartlarını yerine getirmesi ihtimalinde malın maliki olabilecektir. Dolayısıyla henüz malın maliki olmayan Ahmet’e karşı dava açma imkânı mevcuttur.

Bir önceki soruda belirttiğimiz üzere Ayşe’nin dava imkânı yoktur.

Ahmet’e karşı ancak halen malik durumunda olan Niyazi dava açabilir. Niyazi, taşınır davası veya istihkak davası açarak malını geri alabilir. Burada dikkat edilmesi gereken husus TMK m. 989/2’de belirtilen durumdur. Somut olayda, bu hükmün uygulanıp uygulanmayacağı irdelenmelidir.

TMK m. 989/2’ye göre, “Bu taşınır, açık artırmadan veya pazardan ya da benzeri eşya satanlardan iyiniyetle edinilmiş ise; iyiniyetli birinci ve sonraki edinenlere karşı taşınır davası, ancak bedelin geri verilmesi koşuluyla açılabilir”.  Ahmet, laptopu “benzeri eşya satan” bir dükkândan almıştır. Ahmet, olayda ve bu soruda aksi belirtilmediği için iyiniyetli kabul edilir. Dolayısıyla, Ahmet’e karşı açılacak bir taşınır davası ancak Ahmet’in ödediği bedelin geri verilmesi koşuluyladır.

OLAY II: Cansu, yeni aldığı lüks çantasını bir AVM’de unutmuştur. X şahsı çantayı ele geçirir ve içerisinde bulunan parayı harcar.

9) Cansu çantasını ve parasını geri alabilmek için taşınır davası açabilir mi?

TMK m. 989’a göre, Cansu elinden iradesi dışında çıkan (çalınan) çantası için iyiniyetli zilyetlere karşı 5 yıl içinde, TMK m. 991’e göre ise, kötüniyetli zilyede karşı süre sınırı olmaksızın taşınır davası açabilir. Olaydan anlaşılacağı üzere X şahsı kötüniyetlidir. Dolayısıyla Cansu, X’e karşı süre sınırı olmaksızın taşınır davası açma imkânına sahiptir.

TMK m. 990’da, para ve hamile yazılı senetler hakkında istisnaî bir hüküm öngörülmüştür. İlgili maddeye göre, Cansu’nun elinden iradesi dışında çıkmış olsa bile bu parayı iyiniyetle elde etmiş olan kişilere karşı taşınır davası açılamaz. Dolayısıyla harcanan para açısından taşınır davası açmak pek olası değildir. Ancak, bu durum bu zarara sebep olan X’e karşı diğer hukuki imkânlara müracaat etmeye engel değildir. Sadece taşınır davası imkânı yoktur, demektir.

OLAY III: Lüks bir restoranda garson olarak çalışan Ayla, maaşının geç verilmesine kızar ve restorandan bir parça yemek takımını gizlice çıkararak Berna’ya satıp teslim eder.

10) Yemek takımının Ayla’ya ait olduğunu zanneden Berna, satın aldığı bu eşyaların mülkiyetini kazanmış mıdır?

Ayla, çalıştığı restoranda hizmet eden sıfatıyla çalışmaktadır. Bu durumda Ayla, zilyet yardımcısı konumundadır. Zilyet yardımcılığı kurumu, kanunda düzenlenmemiş ancak öğreti tarafından geliştirilmiştir. Öğretide geliştirilen bu ayrımın faydası, zilyet yardımcısının emin sıfatıyla zilyet olamamasıdır. Dolayısıyla zilyet yardımcısından TMK m. 988’e göre hak elde etmek mümkün değildir. Somut olayımız bu açıdan değerlendirildiğinde Berna, satın aldığı söz konusu eşyaların mülkiyetini henüz kazanmamıştır.

OLAY IV: Tapu memuru, satış konusu arsayı Hasan Yılmaz üzerine değil de onun yerine vekâleten işlem yapan Hazar Yılmaz üzerine yazmıştır. Durumu sonradan farkeden ve bu durumdan çıkar elde etmek isteyen Hazar, arsayı emlakçı aracılığıyla Mehmet Doru’ya satar. Yıllar sonra ülkesine kesin dönüş yapan Hasan Yılmaz, arsası üzerinde Mehmet Doru’nun ev inşa ettiğini görünce durumu fark eder.

11) Olayda Hasan Yılmaz aleyhine ortaya çıkan zarardan kim veya kimler sorumludur?

Öncelikli olarak Mehmet Doru’nun arsa üzerindeki mülkiyeti TMK m. 1023 uyarınca kazandığından bahsedebiliriz.

Somut olayda ayrıca tapu memurunun hatası söz konusudur. Ancak burada doğrudan tapu memuruna değil TMK m. 1007’e göre (tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur) Devletin sorumluluğu doğacaktır. Yine ilgili maddenin ikinci fıkrası gereği; “devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder”.

Devletin sorumluluğun doğabilmesi için dört şart mevcuttur.

1- Tapu sicilinin tutulmasına ilişkin fiil veya kaçınma,

2- hukuka aykırılık,

3- zarar,

4- illiyet bağı,

Somut olayda bu dört şart da mevcuttur. Dolayısıyla, ilgili maddeye göre devletin sorumluluğu mevcuttur. Burada devletin sorumluluğunun doğabilmesi için memurun kusuru aranmaz. Zira, bu bir kusursuz sorumluluk halidir.

Bu pratiğin sizlere faydalı olması temennisiyle…

NOT1: Bu pratik tarafımca orijinal olarak hazırlanmış olup link olmadan (atıf yapılmadan) paylaşılması Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na aykırıdır.

NOT2: Anlayamadığınız yerleri ayrıca bu pratiğin altına yorum yaparak belirtebilirsiniz. Böylece size uygun zamanda cevap vermeye çalışacağım.

Sınavlarda ve meslek hayatımızda olayları doğru çözümleme becerisi kazanmak için;

Yazar Hakkında

Ahmet Fevzi Kibar

Akademisyen, Hukuki Danışman ve Yazar
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Özel Hukuk yüksek lisans mezunu ve İstanbul Üniversitesi Özel Hukuk doktora eğitimi (devam ediyor). Kişiler, Aile, Eşya, Miras, Borçlar, Gayrimenkul, Fikri Mülkiyet ve Ürün Sorumluluğu Hukuku alanlarında çalışma yapmaktadır. Ayrıca hikâye, deneme ve eleştiri yazarlığı da yapmaktadır. Evli ve baba.

10 Yorumlar

  • hocam 9. soruda para için de taşınır davası açılabilir çünkü hırsız kötüniyetlidir. maddede para ve hamiline yazılı senetleri iyiniyetle edinene karşı açılamaz diyor.

    • Merhaba, pek tabiki mümkündür. Zaten aksine bir ifade mevcut değil. Ancak ispatı çok zor bir dava olduğu için uygulamada tercih edilmeyebilir. Teoride mümkün, uygulamada meçhul bir durum.

  • Hocam merhaba, ilk soruda Niyazi laptopu Ayşe’den ödünç alıyor fakat tmk m.988 e göre malın mülkiyetini kazanmasını anlayamadım, şimdiden teşekkür ediyorum.

  • Hocam merhaba, 9. soruda Cansu parası için taşınır davası açamıyor. Bu durumda başka hangi hukuki imkanları kullanabilir. Ve yine 11. soruda Hasan Yılmaz Mehmet Doru’ya başvurabilir mi? yoksa sadece vekaletsiz iş görmeden dolayı Hazar Yılmaz’a mı başvurabilir?

    • Merhaba Elif, taşınır davası açamaz ancak örneğin, haksız fiile dayanan tazminat davası açabilir. 11. soru açısından; aksi olayda belirtilmediği için Mehmet Doru iyiniyetli üçüncü kişidir. Bu kişilerin yolsuz tescile dayanarak kazandıkları aynî haklar TMK m. 1023’e göre korunmaktadır. Dolayısıyla arsanın yeni maliki Mehmet Doru’dur. Olayda, Hasan’ın haksız fiile dayanan sorumluluğu ile devletin tapu sicilinin tutulmasından doğan sorumluluğu mevcuttur. Buna göre Hasan, gerek vekaletsiz iş görmeye gerekse haksız fiil hükümlerine dayanarak Hazar Yılmaz’ı takip ve dava edebilir.

  • Merhaba hocam TMK m.990’da belirtilen iyiniyetli olarak para veya hamile senetlerin elde edinimine bir örnek verebilir misiniz ?

  • Hocam merhaba. İlk soruda Arda’nın zilyetliği başkası adına değil kendi adına zilyetlik. Başkası adına zilyetlikte eşyayı başkasının işini görmek için kullanması gerekmiyor mu?. Malik sıfatıyla zilyedin karşılığında başka sıfatla zilyetlik var

Yorum Yap